10 Ekim 2019 Perşembe

Portekiz sen çok güzeldin :)



2007'nin mayıs ayında bir arkadaşımı ziyaret etmek için Portekiz'e gitmeye karar verdim. Kendimle ilgili bir şeye çok hayret ediyordum: hem seyahata çıkmaktan korkuyor ama yine de çıkmaktan geri durmuyordum :) Yine sabaha karşı uçuşuydu. Gece saat çaldı; zaten uyuyamamıştım. sersem gibi kalktım, kalbim deli gibi atıyor. kesinlikle gitmekten vaz geçmiştim. zaten bileti de ucuza almıştım.. ama arkadaşıma götürecek şeyler vermişti annesi. bu bir motivasyon olmuştu... ama yine de yok yapamayacaktım... bir süre sonra bir mucize oldu.. her şeyime karşı çıkan ben tatlış annem "hiç öyle şey olur mu, portekiz çok güzel bir ülkeymiş fotoğraflarına baktım, bence gitmelisin" dedi. o anda bende bir aydınlanma oldu. sanki ilk kez hayatımda annem beni bir şey için cesaretlendirmişti. ben de valizimi aldım ve çıktım.. 

Uçuş Münih aktarmalı oldukça uzun bir uçuştu. Bir şey farketmiştim. Eğer konuşursam rahatlıyordum.. Ben de bir mevzu açıp sağımdaki veya solumdakiyle konuşmaya çalışıyordum. İşe yarıyordu.. heyecanım gidiyordu.. zaten anladım ki anksiyete anlık ve bir süre devam eden ve genellikle bir aksiyon öncesi bastıran bir duygu karmaşası... aksiyonun içine girince de elbette duruma göre devam edebilse de  kontrol edilebilen bir duygu. Ama işte o an fena bir an olabiliyor..

Bu kadar gezmeyi seven birinde yani bende böyle bir durum vardı ve ben inanmakta güçlük çekiyordum.
Ama bir yol ayrımındaydım. Ya elimdekilerle yetinip sadece otobüsle seyahat edeceğim, ya da uçağa binip tüm dünyayı kucaklayacağım. 

Seyhat etmeyi çok seviyordum. Otobüsle yetinemeyecektim. Ama uçakla seyahat de kolay olmuyordu. Çünkü gerçekten hem uçak öncesi hem de zaman zaman çıktığım yolculuklarda kaygılanmaya ve huzursuz olmaya başlamıştım.  

Kısaca Portekiz uçuşum oldukça uzundu ama ona rağmen sıkıntılı geçmedi, Uçakta onca insanı görünce rahatlıyordum. 

Portekizde kaldığım süre boyunca da oldukça iyiydim. Zaten en yakın arkadaşlarımdan biriyle beraberdim ve bu bana çok iyi geliyordu. Zira en büyük korkum olan “yurt dışında hastalanma” durumu başıma geldi. Mayıs ayı olmasına rağmen sırf okyanusa girmiş olmak için okyanusa girdiğimden gece ateşim yükselmiş ve boğazım şişmişti. Kendimi çok kötü hissediyordum. Ancak arkadaşım sabaha kadar başımda bekliyor ateşimi düşürmeye çalışıyordu. 3 gün küçücük odadan hiç çıkmadım. Antibiyotik de yoktu, eczaneler vermemişti. Marketten koca bir kutu bal almış kaşık kaşık yiyordum iyileşmek için. Ama halsizliğim bir türlü geçmiyordu. Arkadaşımın Portekizli arkadaşı beni ziyarete geldiğinde bize kızdı. Odadan hiç çıkmadan temiz hava almadan nasıl iyileşeceğimi sanıyormuşum. Ama annem taaa ankaradan arayıp arkadaşıma talimatlar yağdırıyordu. Stresim artıyordu. Ama Portekizli arkadaşı dinleyip dışarı çıktık ve gerçekten de hem sohbet etmek hem de açık hava bana çok iyi gelmişti. Moral gibisi var mıydı :)

Moral gibisi elbette yoktu; ama anladım ki yurtdışına çıkarken bir kutu antibiyotik ve gerekli ilaçları yanımızda taşımak oldukça mühimmiş.. Yapacağımız hazırlık panik yapmamızın önüne geçebilir... :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder