2007'nin mayıs ayında bir arkadaşımı ziyaret etmek için Portekiz'e gitmeye karar verdim. Kendimle ilgili bir şeye çok hayret ediyordum: hem seyahata çıkmaktan korkuyor ama yine de çıkmaktan geri durmuyordum :) Yine sabaha karşı uçuşuydu. Gece saat çaldı; zaten uyuyamamıştım. sersem gibi kalktım, kalbim deli gibi atıyor. kesinlikle gitmekten vaz geçmiştim. zaten bileti de ucuza almıştım.. ama arkadaşıma götürecek şeyler vermişti annesi. bu bir motivasyon olmuştu... ama yine de yok yapamayacaktım... bir süre sonra bir mucize oldu.. her şeyime karşı çıkan ben tatlış annem "hiç öyle şey olur mu, portekiz çok güzel bir ülkeymiş fotoğraflarına baktım, bence gitmelisin" dedi. o anda bende bir aydınlanma oldu. sanki ilk kez hayatımda annem beni bir şey için cesaretlendirmişti. ben de valizimi aldım ve çıktım..
Uçuş Münih
aktarmalı oldukça uzun bir uçuştu. Bir şey farketmiştim. Eğer konuşursam
rahatlıyordum.. Ben de bir mevzu açıp sağımdaki veya solumdakiyle konuşmaya
çalışıyordum. İşe yarıyordu.. heyecanım gidiyordu.. zaten anladım ki anksiyete
anlık ve bir süre devam eden ve genellikle bir aksiyon öncesi bastıran bir
duygu karmaşası... aksiyonun içine girince de elbette duruma göre devam
edebilse de kontrol edilebilen bir duygu. Ama işte o an fena bir an olabiliyor..
Bu kadar
gezmeyi seven birinde yani bende böyle bir durum vardı ve ben inanmakta güçlük
çekiyordum.
Seyhat
etmeyi çok seviyordum. Otobüsle yetinemeyecektim. Ama uçakla seyahat de kolay
olmuyordu. Çünkü gerçekten hem uçak öncesi hem de zaman zaman çıktığım
yolculuklarda kaygılanmaya ve huzursuz olmaya başlamıştım.
Kısaca
Portekiz uçuşum oldukça uzundu ama ona rağmen sıkıntılı geçmedi, Uçakta onca
insanı görünce rahatlıyordum.
Portekizde
kaldığım süre boyunca da oldukça iyiydim. Zaten en yakın arkadaşlarımdan
biriyle beraberdim ve bu bana çok iyi geliyordu. Zira en büyük korkum olan
“yurt dışında hastalanma” durumu başıma geldi. Mayıs ayı olmasına rağmen sırf
okyanusa girmiş olmak için okyanusa girdiğimden gece ateşim yükselmiş ve
boğazım şişmişti. Kendimi çok kötü hissediyordum. Ancak arkadaşım sabaha kadar
başımda bekliyor ateşimi düşürmeye çalışıyordu. 3 gün küçücük odadan hiç
çıkmadım. Antibiyotik de yoktu, eczaneler vermemişti. Marketten koca bir kutu
bal almış kaşık kaşık yiyordum iyileşmek için. Ama halsizliğim bir türlü
geçmiyordu. Arkadaşımın Portekizli arkadaşı beni ziyarete geldiğinde bize
kızdı. Odadan hiç çıkmadan temiz hava almadan nasıl iyileşeceğimi sanıyormuşum.
Ama annem taaa ankaradan arayıp arkadaşıma talimatlar yağdırıyordu. Stresim
artıyordu. Ama Portekizli arkadaşı dinleyip dışarı çıktık ve gerçekten de hem
sohbet etmek hem de açık hava bana çok iyi gelmişti. Moral gibisi var mıydı :)
Moral gibisi elbette yoktu; ama anladım ki yurtdışına çıkarken bir kutu antibiyotik ve gerekli ilaçları yanımızda taşımak oldukça mühimmiş.. Yapacağımız hazırlık panik yapmamızın önüne geçebilir... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder