13 Ekim 2019 Pazar

Milano Seyahati



Sonunda taşındık. Gerçekten sessiz sakin ve huzurlu bir ortamdı taşındığımız yer. Kısa sürede uyum sağladım. Sessizlik o kadar güzel gelmişti ki balkondan öylece parkı izliyordum saatlerce. İlk zamanlar böyle geçiyordu. Huzuru resmedebilirdim :)

Ara ara yaşadığım kaygı bozukluklarına rağmen seyahat etme arzum bir türlü bitip tükenmiyordu...

Bir arkadaşımdan öğrendiğim bir geziye katılmaya karar verdim. Bir öğrenci klübü Milano’ya 3 haftalık bir gezi düzenleyecekti. Heyecanla başvurdum ve başvurum kabul edildi. İtalya’yı çok görmek istediğimden çok mutluydum. Benimle beraber iki Türk arkadaş da vardı. Dolayısıyla uçakta yalnız olmayacaktım. Bu düşünce beni rahatlatıyordu.

Yanımda arkadaşlar olmasına rağmen doktor tavsiyesi ile uçağa binmeden yarım saat önce bir sakinleştirici aldım. Yolculuk boyunca huzurlu bir şekilde uyudum. Doz biraz fazla geldiğinden kendime gelmem biraz zaman aldı. Ama uçak indiğinde kendimdeydim.

Organizasyon komitesi bizi Milano’nun arka sokaklarında bir hostel’e yerleştirdi. Hostel oldukça kalabalık ve pisti. Biz de kalabalık ve güzel bir gruptuk. 8 kadın aynı odada kalıyorduk. Daha önce hiç yurt hayatım olmadığı için bana oldukça ilginç gelmişti bu kadar fazla insanla aynı odada kalmak.

Hem bir yandan comfort zone denilen “güvenli alan”’ımdan çıkmaya çalışıyordum ama aynı zamanda çok zorlanıyordum. Şöyle ki, gündüz sabah erken kalkıyor, bütün gün 30 derece sıcağın altında Milano’nun sokaklarını geziyorduk. Akşam ayrı bir program oluyordu. Hostele döndüğümüzde çok yorgun olsak bile kişi sayısının fazla olması nedeniyle o ışık gece 3’e kadar sönmüyordu. Gece uyuyamayınca ertesi gün de yorgun kalkıyordum ve gün verimli geçmiyordu.

Como gölünde bir gece kalmaya gittik ertesi gün. Bir ilkokulun spor salonunda tüm katılımcılar yan yana uyku tulumlarımızla kalacaktık. İçimden kesin üşütüp hasta olacağım geçiyordu. Ek olarak o kadar kalabalıkta uyuyabileceğimi de pek sanmıyordum. Como gölüne vardığımızda mükemmel bir doğa karşıladı bizi. Gerçekten doğanın, gölün, yürüyüşün üzerimde her daim oldukça olumlu bir etkisi olmuştur. Kaygılı geçirdiğim iki geceden sonra Como gölü çok iyi gelmişti bana. Gölün etrafındaki huzurlu yürüyüşten sonra kalacağımız ilkokula gittik. Spor salonu oldukça büyüktü ve altımıza sereceğimiz mavi süngerlerden vardı. Hemen onlardan bir tanesini alıp üstüne uyku tulumumu serdim. Dışarda gölün kenarında güzel bir piknik bekliyordu bizi. Tüm huzursuzluğum yok oldu. Kitaplardaki gibi bir akşamdı. Gitarlar çalınıp şarkılar söyleniyordu. Güzel bir yemek de eklenince keyifli bir akşam oldu. Sonrasında hep beraber spor salonunun yolunu tuttuk. Herkes uyku tulumuna kıvrıldı. Düşündüğüm gibi bir gürültü olmadı. Kafamda kurduğum onca saçma düşüncenin biri bile gerçekleşmedi ve mışıl mışıl uyudum. En huzurlu gecemdi Milano’da 20 kişi spor salonunda uyuduğumuz gece.
Sabah yine sevimsiz hostele döndük. Ertesi sabah odamıza bir yabancının dalmasıyla uyandık ve hepimiz çok huzursuz olduk. Gerçekten çok huzursuz bir hosteldi. Sürekli eşyalarımıza sahip çıkmamız ve odamızı kilitlememiz tembih ediliyordu. Ama artık yorulmuştum bu durumdan ve sıkıldığımı organizatörlere söyledim ve beni bir eve, Fransız bir kızın odasına taşıdılar. Milano çok pahalı bir şehir olduğu için paylaşımlı odalar ya da evler oldukça yaygınmış.
Fransız kız haricinde evin diğer odalarında farklı ülkelerden insanlar kalıyordu. Oldukça fırtınalı ve yağmurlu bir Milano gecesinde kocaman bavulumla Fransız kızın odasına taşındım. Açıkçası yalnız başıma bir odada kalacağımı düşündüğümden ve bu gerçekleşmediğinden biraz huzursuz hissetmiştim. Özellikle diğer odalarda hiç tanımadığım insanların kalması beni çok endişelendirmişti. Kafamdan bir tane bile olumlu bir şey geçmiyordu. Sürekli olarak bu insanların bana zarar vereceğini düşünüyordum. Fazla düşünme en büyük sorunumdu. O yaşıma kadar öğretilen olumsuz bilgiler su yüzüne çıkıyordu ve ben evin diğer odalarında kalan tanımadığım erkek ve kızlardan rahatsız oluyordum. Tüm bu olumsuz düşüncelerime dışarıdaki çılgın yağmur da eklenince benim için kâbus dolu bir gece geçti.

Oysaki herkes çok rahattı. Ertesi gün mutfakta karşılaştığım Kübalı, Küba yemekleri yapıyor ve bana gülümsüyor ve akşamki yemeğe davet ediyordu. Bense gergin bir yaydım ve kopmak üzereydim. Evden ayrılıp bizim grupla buluşmak için organizatörle buluştum. Evde de mutsuz olduğumu ve Türkiye’ye dönmek istediğimi söyledim. Keyif almadığım ve huzursuz olduğum bu ortamdan ertesi gün ayrıldım. 3 haftalık organizasyonun sadece 1 haftasını tamamlayabilmiştim. Eve dönüş uçağına bindiğimde içimi yine huzur kaplamıştı. Odam beni çağırmıştı ve ben de kıramamıştım.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder