Sonunda taşındık. Gerçekten sessiz sakin ve huzurlu bir ortamdı taşındığımız yer. Kısa sürede uyum sağladım. Sessizlik o kadar güzel gelmişti ki balkondan öylece parkı izliyordum saatlerce. İlk zamanlar böyle geçiyordu. Huzuru resmedebilirdim :)
Ara ara yaşadığım kaygı bozukluklarına rağmen seyahat etme arzum bir türlü
bitip tükenmiyordu...
Bir arkadaşımdan öğrendiğim bir geziye katılmaya karar verdim. Bir öğrenci
klübü Milano’ya 3 haftalık bir gezi düzenleyecekti. Heyecanla başvurdum ve
başvurum kabul edildi. İtalya’yı çok görmek istediğimden çok mutluydum. Benimle
beraber iki Türk arkadaş da vardı. Dolayısıyla uçakta yalnız olmayacaktım. Bu
düşünce beni rahatlatıyordu.
Yanımda arkadaşlar olmasına rağmen doktor tavsiyesi ile uçağa binmeden
yarım saat önce bir sakinleştirici aldım. Yolculuk boyunca huzurlu bir şekilde
uyudum. Doz biraz fazla geldiğinden kendime gelmem biraz zaman aldı. Ama uçak
indiğinde kendimdeydim.
Organizasyon komitesi bizi Milano’nun arka sokaklarında bir hostel’e
yerleştirdi. Hostel oldukça kalabalık ve pisti. Biz de kalabalık ve güzel bir
gruptuk. 8 kadın aynı odada kalıyorduk. Daha önce hiç yurt hayatım olmadığı
için bana oldukça ilginç gelmişti bu kadar fazla insanla aynı odada kalmak.
Hem bir yandan comfort zone denilen “güvenli alan”’ımdan çıkmaya
çalışıyordum ama aynı zamanda çok zorlanıyordum. Şöyle ki, gündüz sabah erken
kalkıyor, bütün gün 30 derece sıcağın altında Milano’nun sokaklarını geziyorduk.
Akşam ayrı bir program oluyordu. Hostele döndüğümüzde çok yorgun olsak bile
kişi sayısının fazla olması nedeniyle o ışık gece 3’e kadar sönmüyordu. Gece
uyuyamayınca ertesi gün de yorgun kalkıyordum ve gün verimli geçmiyordu.
Como gölünde bir gece kalmaya gittik ertesi gün. Bir ilkokulun spor
salonunda tüm katılımcılar yan yana uyku tulumlarımızla kalacaktık. İçimden
kesin üşütüp hasta olacağım geçiyordu. Ek olarak o kadar kalabalıkta
uyuyabileceğimi de pek sanmıyordum. Como gölüne vardığımızda mükemmel bir doğa
karşıladı bizi. Gerçekten doğanın, gölün, yürüyüşün üzerimde her daim oldukça
olumlu bir etkisi olmuştur. Kaygılı geçirdiğim iki geceden sonra Como gölü çok
iyi gelmişti bana. Gölün etrafındaki huzurlu yürüyüşten sonra kalacağımız ilkokula
gittik. Spor salonu oldukça büyüktü ve altımıza sereceğimiz mavi süngerlerden
vardı. Hemen onlardan bir tanesini alıp üstüne uyku tulumumu serdim. Dışarda
gölün kenarında güzel bir piknik bekliyordu bizi. Tüm huzursuzluğum yok oldu.
Kitaplardaki gibi bir akşamdı. Gitarlar çalınıp şarkılar söyleniyordu. Güzel
bir yemek de eklenince keyifli bir akşam oldu. Sonrasında hep beraber spor
salonunun yolunu tuttuk. Herkes uyku tulumuna kıvrıldı. Düşündüğüm gibi bir
gürültü olmadı. Kafamda kurduğum onca saçma düşüncenin biri bile gerçekleşmedi
ve mışıl mışıl uyudum. En huzurlu gecemdi Milano’da 20 kişi spor salonunda
uyuduğumuz gece.
Sabah yine sevimsiz hostele döndük. Ertesi sabah odamıza bir yabancının
dalmasıyla uyandık ve hepimiz çok huzursuz olduk. Gerçekten çok huzursuz bir
hosteldi. Sürekli eşyalarımıza sahip çıkmamız ve odamızı kilitlememiz tembih
ediliyordu. Ama artık yorulmuştum bu durumdan ve sıkıldığımı organizatörlere
söyledim ve beni bir eve, Fransız bir kızın odasına taşıdılar. Milano çok
pahalı bir şehir olduğu için paylaşımlı odalar ya da evler oldukça yaygınmış.
Fransız kız haricinde evin diğer odalarında farklı ülkelerden insanlar
kalıyordu. Oldukça fırtınalı ve yağmurlu bir Milano gecesinde kocaman bavulumla
Fransız kızın odasına taşındım. Açıkçası yalnız başıma bir odada kalacağımı
düşündüğümden ve bu gerçekleşmediğinden biraz huzursuz hissetmiştim. Özellikle
diğer odalarda hiç tanımadığım insanların kalması beni çok endişelendirmişti.
Kafamdan bir tane bile olumlu bir şey geçmiyordu. Sürekli olarak bu insanların
bana zarar vereceğini düşünüyordum. Fazla düşünme en büyük sorunumdu. O yaşıma
kadar öğretilen olumsuz bilgiler su yüzüne çıkıyordu ve ben evin diğer
odalarında kalan tanımadığım erkek ve kızlardan rahatsız oluyordum. Tüm bu
olumsuz düşüncelerime dışarıdaki çılgın yağmur da eklenince benim için kâbus
dolu bir gece geçti.
Oysaki herkes çok rahattı. Ertesi gün mutfakta karşılaştığım Kübalı, Küba
yemekleri yapıyor ve bana gülümsüyor ve akşamki yemeğe davet ediyordu. Bense
gergin bir yaydım ve kopmak üzereydim. Evden ayrılıp bizim grupla buluşmak için
organizatörle buluştum. Evde de mutsuz olduğumu ve Türkiye’ye dönmek istediğimi
söyledim. Keyif almadığım ve huzursuz olduğum bu ortamdan ertesi gün ayrıldım.
3 haftalık organizasyonun sadece 1 haftasını tamamlayabilmiştim. Eve dönüş
uçağına bindiğimde içimi yine huzur kaplamıştı. Odam beni çağırmıştı ve ben de
kıramamıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder