Erken yaşta işe girmemle hayatım düzene oturmuştu. Sabah 9 akşam 6 çalışıyordum. Sonra ya yorgun argın eve gelip internet başına oturuyor ya da arkadaşlarla yemek yiyordum. Böyle böyle yavaş yavaş büyüdüm.
İşe
girdikten bir sene sonra ilk yurt dışı deneyimimi nihayet yaşamıştım.
Katıldığım bir yarışmada dereceye girmiş ve Yunanistan’a davet edilmiştim.
Kendimi çok mutlu hissediyor ama bir yandan da nasıl gideceğimi düşünüyordum.
Sonra içimi rahatlatan bir şey oldu ve Türkiye’den bir katılımcının daha
yarışmada dereceye girdiğini öğrendim. Ben Ankara’dan o ise İstanbul’dan
gidecekti.
Uçağa pek
rahat binememiştim. Korkum çok büyüktü. Ama yeni bir yer görme isteğim
korkumdan daha büyük olacaktı ki uçağa binmiştim. İçimi rahatlatan şey
İstanbullu katılımcının bana İstanbul-Atina uçuşunda eşlik edecek olmasıydı.
Katılımcı
kız o kadar dingin bir kızdı ki yanında huzur buldum. Benden küçük olmasına
rağmen benden büyük gibiydi. sanırım yatılı okulda büyümüş olmasının bunda
etkisi büyüktü. Zira ben yanında endişeli ve panik biri olarak kalmıştım. O ise
aklı başında gayet sakindi.
Gece olunca
yabancı bir ülkede tek başıma bir otel odasında kalmaktan korktuğumu
fark etmiştim. Korkularım sanki yavaş yavaş serpiliyordu. Ancak ilk kez
yurtdışına çıkış yapan biri olarak tüm bu çekincelerimin gayet normal olduğunu
düşünüyordum. Zira yaşım da küçüktü. Ama gece korkulu rüyalar görüyordum. İçim
sıkılıyordu...
Görmek
istediğim çok fazla ülke vardı ancak uçağa binmek ölüm gibiydi. En çok sabaha
karşı olan uçaklara binmekte zorlanıyordum. Çünkü o uçaklar için gece 3 gibi
kalkmak gerekiyordu. Kalbim deli gibi çarpıyordu.. Bu durumu birkaç kez
deneyimledikten sonra uçuş saatlerini gündüze ayarlamaya çalıştım. Ve yalnız da
seyahat edemiyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder